Pixar gelmiş geçmiş en iyi film stüdyosu olabilir, yaptıkları her şey (bir iki istisna dışında) harika! Günümüzde bazı insanlar; sinema, televizyon ve müziğini geçmiş zamanlardan daha iyi olduğunu savunuyor. Evet günümüzde saçma sapan şeylerin sayısı oldukça fazla fakat Enes Batur’un filminin vizyona girmesini dünyanın sonu olarak görüp her yerde bunun hakkında konuşacağınıza insanlara Coco‘yu önerebilirsiniz.
Filmimiz, ailesi müzikten nefret eden, ancak müzisyen olmak isteyen Meksikalı bir çocuğun hikayesini anlatıyor. Çocuk, hayranı olduğu De La Cruz gibi ünlü bir gitarist olmak istiyor. Bu sebeple bir gün adamın mezarına gidip gitarını çalıyor ve böylece ölüler diyarına hapsoluyor.
Çocuğumuz, burada hem müzik hem de ailesi ile ilgili şeyler öğrenip bu diyardan çıkmaya çalışıyor. Coco teknik olarak mükemmel bir film! Renkli ve canlı kareler bize Meksika kültürünü çok güzel gösteriyor. Sadece kareler değil, belli ki bize Meksika kültürün anlatmak için detaylı bir çalışma yapılmış, ayrıca filmde yaratılan dünya size çok gerçek geliyor.
Animasyon olarak yaratılmış olmasına rağmen karakterler ve mekanlar size bir yaşanmışlık hissi veriyor. Oraya gitmek, orada bulunmak istiyorsunuz ve filmin sonuna geldiğimizde ise muhteşem bir sonla karşılaşıyorsunuz. Coco’nun son 15 dakikası gerçekten inanılmaz. Coco çok iyi ve temiz bir senaryoya sahip, hiç gereksiz sahne bulunmuyor. Disney filmlerindeki harika teknik, güzel Meksika kültürü ile birleşince ortaya böyle bir film çıkıyor.
Film sinemaya orjinal dili ile gelmediği için dublajlı izleyebilir ya da daha sonra izlemeyi tercih edebilirsiniz. Coco ayrıca ölümü hem çocuklar, hem de yetişkinler için düşündürücü ve naif bir biçimde ele alıyor. Kısacası bu film kesinlikle izlenmesi gereken bir film. Filme gidin ve bir şeyler hissedin.